Ankara Myom

Ankara Myom

Ankara Myom

Ankara Myom: Rahimdeki İyi Huylu Misafirler ve Tedavi Seçenekleri - Merak Ettikleriniz ve Çözüm Yolları

Merhaba!

Ankara'da kadın sağlığına odaklanan bir kadın doğum ve perinatoloji uzmanı olarak, günlük pratiğimde sıkça karşılaştığım ve birçok kadının zihnini kurcalayan önemli bir konuya, myomlara ışık tutmak istiyorum. Rahimdeki bu iyi huylu tümörler, Ankara'da yaşayan pek çok kadının yaşam kalitesini etkileyebiliyor. Bu kapsamlı rehberde, myomlar hakkında merak ettiğiniz her şeyi, nedenlerinden belirtilerine, tanı yöntemlerinden en güncel tedavi seçeneklerine kadar detaylı bir şekilde ele alacağız. Amacımız, sizleri doğru bilgilerle donatarak bu süreçte bilinçli kararlar vermenize yardımcı olmak.

Myom Nedir? Rahimde Neden Oluşur?

Myomlar, tıbbi literatürde leiomiyom veya fibroid olarak da adlandırılan, rahimin kas dokusundan (myometrium) kaynaklanan, genellikle iyi huylu tümörlerdir. Bu oluşumlar, tek bir adet olabileceği gibi, aynı anda birden fazla sayıda da rahimde yerleşebilirler. Myomların boyutları mikroskobik düzeyden, karın bölgesini belirgin şekilde büyütecek kadar büyük boyutlara ulaşabilir.

Myomların oluşum mekanizması ve kesin nedenleri tam olarak aydınlatılamamış olsa da, bilimsel araştırmalar bazı önemli faktörlerin bu süreçte rol oynadığını göstermektedir:

  • Hormonal Etkiler: Özellikle kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteron, myomların büyümesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Üreme çağındaki kadınlarda myomların daha sık görülmesi ve gebelik sırasında büyüme eğilimi göstermesi bu hormonal bağlantıyı desteklemektedir. Menopoz sonrası östrojen seviyelerinin düşmesiyle birlikte myomların genellikle küçülmesi de bu durumu doğrular niteliktedir. Hormon reseptörlerinin myom dokusunda yoğun olarak bulunması, bu hormonların myom hücreleri üzerindeki uyarıcı etkisini açıklamaktadır.
  • Genetik Faktörler: Aile öyküsü, myom gelişiminde önemli bir risk faktörüdür. Annesinde, kız kardeşinde veya diğer yakın akrabalarında myom olan kadınlarda myom görülme olasılığı, aile öyküsü olmayanlara göre daha yüksektir. Genetik araştırmalar, myom gelişimine yatkınlık sağlayan bazı genetik mutasyonların varlığını ortaya koymuştur. Bu genetik yatkınlık, hormonal ve diğer çevresel faktörlerle etkileşime girerek myom oluşumunu tetikleyebilir.
  • Büyüme Faktörleri ve Diğer Moleküler Mekanizmalar: Vücutta doğal olarak bulunan bazı büyüme faktörleri (örneğin, insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1), epidermal büyüme faktörü (EGF)) ve sitokinler gibi moleküllerin de myom gelişiminde ve büyümesinde rol oynayabileceği düşünülmektedir. Bu faktörler, hücre çoğalmasını ve doku büyümesini düzenleyerek myom oluşumuna katkıda bulunabilirler. Ayrıca, anormal kan damarı oluşumu (anjiyogenez) da myomların büyümesi için gerekli olan besin ve oksijenin sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir.
  • Yaş ve Etnik Köken: Myomlar genellikle 30-40 yaş arasındaki kadınlarda daha sık görülür. Ayrıca, bazı etnik kökenlerde (örneğin, Afro-Amerikan kadınlarda) myom görülme sıklığı ve şiddeti diğer etnik gruplara göre daha yüksek olabilir. Bu durumun genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşiminden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Myom Belirtileri: Vücudunuz Size Ne Söylüyor?

Myomlar her zaman belirgin semptomlara neden olmayabilir. Aslında, birçok kadın myomlarının varlığından haberdar bile olmayabilir. Bu durum genellikle küçük boyutlu veya rahimin duvarı içinde yerleşmiş (intramural) myomlarda görülür. Ancak myomlar büyüdükçe, sayıları arttıkça veya rahim iç boşluğuna (submukozal) veya rahimin dış yüzeyine (subserozal) doğru büyüdükçe çeşitli belirtilere yol açabilirler. Bu belirtiler, kadının yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir ve günlük aktivitelerini kısıtlayabilir. En sık karşılaşılan myom belirtileri şunlardır:

  • Anormal Uterin Kanamalar:
    • Yoğun ve Uzun Süren Adet Kanamaları (Menoraji): Özellikle rahim iç tabakasına yakın (submukozal) yerleşimli myomlar, adet kanamalarının normalden çok daha yoğun ve uzun sürmesine neden olabilir. Bu durum, anemiye (kansızlık) yol açarak halsizlik, yorgunluk ve nefes darlığı gibi şikayetlere neden olabilir.
    • Adet Dışı Kanamalar (Metroraji): Adet dönemleri arasında lekelenme şeklinde veya daha yoğun ara kanamalar görülebilir. Bu durum, hormonal dengesizliklerle de ilişkili olabileceği için mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.
  • Pelvik Ağrı ve Basınç:
    • Kasık ve Karın Ağrısı: Myomların büyüklüğüne, sayısına ve yerleşim yerine bağlı olarak hafif, künt bir ağrıdan şiddetli, kramp tarzında ağrılara kadar farklı şekillerde hissedilebilir. Özellikle büyük myomlar veya dejenerasyona uğrayan myomlar daha şiddetli ağrıya neden olabilir.
    • Pelvik Basınç ve Dolgunluk Hissi: Büyük myomlar, pelvik bölgedeki organlara baskı yaparak dolgunluk, ağırlık veya rahatsızlık hissine yol açabilir. Bu durum, uzun süre ayakta kalındığında veya bazı pozisyonlarda daha belirgin hale gelebilir.
  • Bası Belirtileri: Büyük myomlar çevre organlara baskı yaparak çeşitli fonksiyonel sorunlara neden olabilir:
    • Sık İdrara Çıkma (Pollaküri): Mesaneye baskı yapan myomlar, idrar kesesinin kapasitesini azaltarak sık idrara çıkma ihtiyacına yol açabilir.
    • İdrar Yapmada Zorluk (Dizüri): Nadiren de olsa, myomlar idrar yolunu tıkayarak idrar yapmada zorluğa neden olabilir.
    • Kabızlık: Bağırsaklara baskı yapan myomlar, bağırsak hareketlerini yavaşlatarak kabızlığa neden olabilir.
    • Sırt ve Bacak Ağrısı: Özellikle rahimin arka tarafında yerleşen myomlar, sinirlere baskı yaparak sırt ve bacak ağrılarına yansıyabilir.
  • Üreme Sorunları:
    • İnfertilite (Kısırlık): Özellikle rahim iç boşluğunu bozan (submukozal) myomlar, embriyonun rahme yerleşmesini engelleyerek veya sperm geçişini zorlaştırarak infertiliteye neden olabilir. Rahim duvarındaki büyük myomlar da rahim kasılmalarını bozarak gebelik şansını azaltabilir.
    • Tekrarlayan Düşükler: Myomlar, rahim iç ortamını bozarak veya rahim kasılmalarını etkileyerek düşük riskini artırabilir.
    • Erken Doğum: Gebelik sırasında büyüyen myomlar, rahimin erken kasılmasına ve dolayısıyla erken doğuma yol açabilir.
    • Plasenta Problemleri: Myomların yerleşimi, plasentanın normal gelişimini ve fonksiyonunu etkileyerek gebelik komplikasyonlarına neden olabilir.
  • Karında Şişlik ve Ele Gelen Kitle: Büyük myomlar, karın bölgesinde belirgin bir şişliğe veya ele gelen sert bir kitleye neden olabilir. Bu durum, hastaların kıyafetlerinin dar gelmesi veya karınlarının normalden daha büyük görünmesi şeklinde fark edilebilir.
  • Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni): Özellikle rahimin arka kısmında veya vajinaya yakın yerleşen myomlar, cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olabilir.

Önemli Uyarı: Yukarıda bahsedilen belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, vakit kaybetmeden bir kadın doğum uzmanına başvurmanız hayati önem taşır. Bu belirtiler myomlara işaret edebileceği gibi, başka sağlık sorunlarının da habercisi olabilir. Erken tanı ve doğru değerlendirme, uygun tedaviye başlanması ve olası komplikasyonların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Myom Tanısı: Hangi Yöntemlerle Konulur?

Myom tanısı genellikle jinekolojik muayene ve görüntüleme yöntemlerinin kombinasyonu ile konulur. Ankara'daki kliniğimizde, en doğru tanıyı koymak ve tedavi planını kişiye özel olarak oluşturmak için çeşitli yöntemlerden yararlanmaktayız:

  • Jinekolojik Muayene: Rutin pelvik muayene sırasında, rahimin büyüklüğü, şekli ve kıvamındaki anormallikler elle hissedilerek myom varlığı şüphesi oluşabilir. Bu muayene, ilk ve en temel tanı adımlarından biridir.
  • Ultrasonografi (USG): Myom tanısında en sık kullanılan ve ilk basamak görüntüleme yöntemidir. Ultrason, ses dalgaları kullanarak rahim ve çevresindeki dokuların gerçek zamanlı görüntülerini oluşturur.
    • Transabdominal Ultrason (Karından Ultrason): Karın duvarı üzerinden yapılan bu yöntem, genel bir değerlendirme sağlar ve büyük myomların görüntülenmesinde etkilidir.
    • Transvajinal Ultrason (Vajinal Ultrason): Vajina içine yerleştirilen özel bir prob yardımıyla yapılan bu yöntem, rahimi ve myomları daha detaylı bir şekilde görüntülemeyi sağlar, özellikle küçük myomların ve rahim iç boşluğuna yakın yerleşen myomların tanısında daha hassastır. Ultrasonografi, myomların sayısını, boyutunu, yerleşimini ve rahimle olan ilişkisini belirlemede önemli bilgiler sunar. Ayrıca, myomların yapısı hakkında da (örneğin, kistik dejenerasyon) ipuçları verebilir.
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): MRG, güçlü manyetik alanlar ve radyo dalgaları kullanarak vücudun detaylı kesitsel görüntülerini oluşturur. Myom tanısında, özellikle aşağıdaki durumlarda daha ileri bir değerlendirme için tercih edilebilir:
    • Büyük ve Çok Sayıda Myom Varlığı: MRG, bu durumlarda myomların tam sayısını, boyutlarını ve çevre dokularla olan ilişkisini daha net bir şekilde gösterebilir.
    • Karmaşık Yapılı Myomlar: Dejenerasyon, kanama veya diğer komplikasyonlar içeren myomların karakterizasyonunda MRG daha detaylı bilgi sağlayabilir.
    • Adenomyozis Ayırıcı Tanısı: Adenomyozis (rahim kası içine endometrium bezlerinin yayılması) ile myomların ayırıcı tanısında MRG önemli rol oynayabilir.
    • Tedavi Planlaması: Özellikle cerrahi tedavi planlaması öncesinde, myomların yerleşimi ve çevre organlarla ilişkisi hakkında detaylı bilgi edinmek için MRG kullanılabilir.
  • Histeroskopi: Rahim iç boşluğunu doğrudan görüntülemek için kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir. İnce, ışıklı bir kamera (histeroskop) vajina ve rahim ağzından geçirilerek rahim içine ilerletilir. Histeroskopi, özellikle rahim iç boşluğuna doğru büyüyen submukozal myomların tanısında ve tedavisinde (histeroskopik miyomektomi) önemli bir araçtır. Gerekirse, histeroskopi sırasında biyopsi de alınabilir.
  • Histerosalpingografi (HSG): Rahim ve fallop tüplerinin görüntülenmesini sağlayan bir röntgen yöntemidir. Rahim içine kontrast madde verilerek çekilen röntgen filmleri, rahim boşluğunun şeklini ve tüplerin açıklığını gösterir. HSG, özellikle infertilite şikayeti olan hastalarda myomların rahim iç boşluğunu etkileyip etkilemediğini ve tüplerin durumunu değerlendirmede yardımcı olabilir.
  • Laparoskopi: Karın bölgesine küçük kesilerle girilerek yapılan cerrahi bir yöntemdir. Ucunda kamera bulunan ince bir tüp (laparoskop) yardımıyla rahim ve diğer pelvik organlar doğrudan görüntülenebilir. Laparoskopi, özellikle rahimin dış yüzeyindeki (subserozal) myomların tanısında ve tedavisinde (laparoskopik miyomektomi) kullanılabilir. Ayrıca, diğer pelvik patolojilerin de eş zamanlı olarak değerlendirilmesine olanak tanır.

Ankara'da Myom Tedavi Seçenekleri: Size Özel Çözümler

Ankara'daki kliniğimizde, myom tedavisi tamamen bireyselleştirilmiş bir yaklaşımla planlanır. Tedavi seçimi, hastanın yaşı, semptomlarının şiddeti, myomların sayısı, büyüklüğü ve yerleşimi, hastanın gelecekteki gebelik beklentisi ve genel sağlık durumu gibi birçok faktör göz önünde bulundurularak yapılır. Amacımız, hastalarımızın yaşam kalitesini artırmak, semptomlarını gidermek ve üreme sağlığını korumaktır. Uyguladığımız başlıca tedavi seçenekleri şunlardır:

  • Gözlem (Bekle ve Gör Yaklaşımı): Belirti vermeyen veya hafif belirtilere neden olan küçük myomlarda, aktif bir tedaviye gerek duyulmayabilir. Bu durumlarda, düzenli aralıklarla (genellikle 6-12 ayda bir) ultrasonografik takip yapılır. Özellikle menopoz dönemine yakın kadınlarda, hormon seviyelerinin düşmesiyle birlikte myomların kendiliğinden küçülme olasılığı olduğu için gözlem sıklıkla tercih edilen bir yaklaşımdır. Ancak, takip sırasında myomlarda büyüme veya semptomlarda artış olursa tedavi seçenekleri yeniden değerlendirilir.
  • İlaç Tedavisi: Myomların büyümesini kontrol altına almak, semptomları hafifletmek veya ameliyat öncesinde myomları küçültmek amacıyla çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Ancak ilaç tedavisi genellikle geçici bir çözüm sunar ve myomların tamamen ortadan kalkmasını sağlamaz. Uzun süreli kullanımlarında bazı yan etkiler görülebilir.
    • Gonadotropin Salgılatıcı Hormon (GnRH) Analogları: Bu ilaçlar, hipofiz bezini etkileyerek östrojen ve progesteron üretimini geçici olarak baskılarlar. Sonuç olarak, myomlar küçülür ve kanamalar azalır. GnRH analogları genellikle ameliyat öncesinde büyük myomları küçültmek veya şiddetli kanamaları kontrol altına almak için kısa süreli (3-6 ay) kullanılırlar. Uzun süreli kullanımları kemik yoğunluğu kaybı, sıcak basmaları gibi menopoz benzeri yan etkilere neden olabilir.
    • Ulipristal Asetat: Seçici bir progesteron reseptör modülatörüdür. Progesteronun myom hücreleri üzerindeki etkisini bloke ederek myomların büyümesini durdurabilir ve semptomları (özellikle kanamaları) azaltabilir. Kısa süreli tedavi kürleri şeklinde uygulanır ve tekrarlayan kürler gerekebilir. Karaciğer fonksiyonları üzerinde olası etkileri nedeniyle dikkatli kullanılması gerekir.
    • Traneksamik Asit: Adet kanamalarını azaltmada etkili olan bir antifibrinolitik ilaçtır. Myomların kendisini küçültmez ancak şiddetli kanamaların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
    • Nonsteroidal Antiinflamatuar İlaçlar (NSAID'ler): Ağrılı adet dönemlerinde veya myomlara bağlı pelvik ağrıyı hafifletmede kullanılabilirler. Ancak kanamaları azaltıcı etkileri sınırlıdır.
    • Hormonal Kontraseptifler (Doğum Kontrol Hapları, Rahim İçi Sistemler - RİA): Özellikle kanama şikayetlerini azaltmada yardımcı olabilirler. Hormonal RİA (örneğin, levonorgestrel salgılayan RİA), rahim iç tabakasını incelterek kanama miktarını azaltabilir ancak myomların boyutunu etkilemez.
  • Cerrahi Tedavi: Belirti veren, büyük, hızlı büyüyen veya infertiliteye neden olan myomlarda cerrahi tedavi genellikle en etkili ve kalıcı çözüm yoludur. Ankara'daki kliniğimizde, hastalarımızın durumuna en uygun cerrahi yöntemi titizlikle değerlendiriyoruz.
    • Miyomektomi (Sadece Myomların Alınması): Bu cerrahi işlemde, rahim korunarak sadece myomlar çıkarılır. Miyomektomi, özellikle gelecekte gebelik planı olan kadınlar için tercih edilen bir yöntemdir. Miyomektomi farklı cerrahi yaklaşımlarla gerçekleştirilebilir:
      • Açık Miyomektomi: Karın bölgesine yapılan bir kesi ile myomlara ulaşılır ve çıkarılır. Genellikle büyük veya çok sayıda myomun olduğu durumlarda tercih edilebilir. İyileşme süresi diğer yöntemlere göre daha uzundur.
      • Laparoskopik Miyomektomi (Kapalı Miyom Ameliyatı): Karın bölgesine açılan küçük kesilerden (0.5-1 cm) özel cerrahi aletler ve kamera yardımıyla myomlar çıkarılır. Daha
        • Laparoskopik Miyomektomi (Kapalı Miyom Ameliyatı) (Devamı): Karın bölgesine açılan küçük kesilerden (0.5-1 cm) özel cerrahi aletler ve kamera yardımıyla myomlar çıkarılır. Bu yöntemin avantajları şunlardır:

          • Daha küçük kesiler ve dolayısıyla daha az ameliyat sonrası ağrı.
          • Daha kısa hastanede kalış süresi.
          • Daha hızlı iyileşme ve günlük aktivitelere daha erken dönüş.
          • Daha az skar (yara) dokusu oluşumu.
          • Daha iyi kozmetik sonuçlar. Laparoskopik miyomektomi, özellikle boyutları çok büyük olmayan ve sayıları sınırlı olan myomlarda sıklıkla tercih ettiğimiz bir yöntemdir. Kliniğimizde deneyimli cerrahlarımız tarafından başarıyla uygulanmaktadır.
        • Histeroskopik Miyomektomi: Rahim iç boşluğuna doğru büyüyen submukozal myomların tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir. Vajina ve rahim ağzından ince bir kamera (histeroskop) ile girilerek myomlar özel cerrahi aletler yardımıyla kesilerek veya tıraşlanarak çıkarılır. Herhangi bir karın kesisi yapılmaz. Bu yöntem, özellikle kanama şikayetlerine neden olan submukozal myomlarda oldukça etkilidir ve iyileşme süresi çok kısadır.

        • Histerektomi (Rahim Alınması): Rahim ve dolayısıyla myomların tamamen alınması işlemidir. Histerektomi, genellikle ileri yaşta, çocuk sahibi olmayı düşünmeyen ve çok sayıda, büyük veya semptomlara neden olan myomu olan kadınlar için kesin ve kalıcı bir çözüm olabilir. Histerektomi de farklı cerrahi yaklaşımlarla gerçekleştirilebilir:

          • Abdominal Histerektomi (Açık Rahim Ameliyatı): Karın bölgesine yapılan bir kesi ile rahim alınır. Büyük myomların olduğu, pelvik yapışıklıkların bulunduğu veya eş zamanlı başka cerrahi işlemlerin gerektiği durumlarda tercih edilebilir.
          • Laparoskopik Histerektomi (Kapalı Rahim Ameliyatı): Karın bölgesine küçük kesilerden girilerek rahim alınır. Açık ameliyata göre daha az ağrı, daha kısa hastanede kalış ve daha hızlı iyileşme sağlar.
          • Vajinal Histerektomi (Vajinal Yoldan Rahim Ameliyatı): Rahim, vajinal yoldan herhangi bir karın kesisi olmadan çıkarılır. Daha az ağrılı ve daha hızlı iyileşme sağlayan bir yöntemdir. Rahim boyutunun uygun olduğu ve ek pelvik sorunların olmadığı durumlarda tercih edilebilir.
        • Minimal İnvaziv Tedavi Yöntemleri (Cerrahiye Alternatifler): Cerrahi müdahale istemeyen veya cerrahi için uygun olmayan bazı hastalar için minimal invaziv tedavi seçenekleri de mevcuttur:

          • Uterin Arter Embolizasyonu (UAE): Girişimsel radyoloji uzmanları tarafından uygulanan bu yöntemde, kasık bölgesinden ince bir kateter (tüp) yardımıyla rahim atardamarlarına ulaşılır. Ardından, myomlara giden kan akışını engelleyen küçük partiküller (genellikle polivinil alkol veya jelatin sünger) damarlara enjekte edilir. Kan akışının kesilmesiyle myomlar küçülür ve semptomlar azalır. UAE, cerrahiye göre daha az invaziv bir yöntemdir ancak bazı durumlarda yeniden tedavi gerekebilir ve gebelik üzerinde potansiyel etkileri olabilir.
          • MR Eşliğinde Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Ultrason (HIFU): Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) rehberliğinde, yüksek enerjili odaklanmış ultrason dalgaları kullanılarak myom dokusu ısıtılarak tahrip edilir. Bu yöntem, herhangi bir kesi yapılmadan gerçekleştirilir. Ancak her tür ve boyuttaki myom için uygun olmayabilir ve uzun dönem sonuçları henüz tam olarak bilinmemektedir.
          • Radyofrekans Ablasyon: Karın veya vajinal yoldan myomlara özel bir iğne ile girilerek radyofrekans enerjisi verilir. Bu enerji, myom dokusunu ısıtarak tahrip eder. Laparoskopik veya transvajinal olarak uygulanabilir. Küçük ve orta boyutlu myomlarda etkili olabilir.
      • Unutmayın: Hangi tedavi yönteminin sizin için en uygun olduğuna, detaylı bir muayene, görüntüleme ve sizinle yapacağımız kapsamlı bir görüşme sonrasında, sizin beklentileriniz ve tıbbi durumunuz dikkate alınarak birlikte karar verilecektir. Ankara'daki kliniğimizde, tüm bu tedavi seçenekleri hakkında size detaylı bilgi vermekten ve en uygun tedavi planını oluşturmaktan memnuniyet duyarız.

        Ankara'da Myom Hakkında Merak Ettikleriniz - Sıkça Sorulan Sorular (SSS) (Genişletilmiş)

        Bu bölümde, Ankara'daki myom hastalarımızın sıkça sorduğu sorulara daha detaylı yanıtlar bulabilirsiniz.

        Soru 1: Myomlar kansere dönüşür mü? Miyom ve kanser arasındaki ilişki nedir?

        Cevap: Myomlar genellikle iyi huylu tümörlerdir ve kansere dönüşme olasılıkları oldukça düşüktür. Nadir durumlarda, rahimdeki sarkom adı verilen kötü huylu tümörler myomlara benzeyebilir. Ancak, mevcut bir myomun kansere dönüşmesi son derece nadirdir (yaklaşık %1'den az). Hızlı büyüyen myomlar veya menopoz sonrası yeni ortaya çıkan veya büyüyen myomlar, sarkom olasılığı açısından daha dikkatli değerlendirilmelidir. Bu nedenle, myomların düzenli olarak takip edilmesi ve herhangi bir şüpheli durumda ileri tetkikler yapılması önemlidir.

        Soru 2: Myomlar gebeliğe engel olur mu? Gebelik sırasında myomlar ne gibi sorunlara yol açabilir?

        Cevap: Myomlar, yerleşim yerine, sayısına ve büyüklüğüne bağlı olarak gebeliği zorlaştırabilir veya gebelik sırasında çeşitli sorunlara yol açabilir. Özellikle rahim iç boşluğunu bozan submukozal myomlar, embriyonun rahme yerleşmesini engelleyerek veya sperm geçişini zorlaştırarak infertiliteye (kısırlık) neden olabilir. Rahim duvarındaki büyük myomlar da rahim kasılmalarını bozarak gebelik şansını azaltabilir.

        Gebelik sırasında myomlar hormonların etkisiyle büyüyebilir ve çeşitli komplikasyonlara yol açabilir:

        • Ağrı: Büyüyen myomlar veya dejenerasyona uğrayan myomlar şiddetli karın ağrısına neden olabilir.
        • Kanama: Özellikle gebeliğin erken dönemlerinde kanama riskini artırabilir.
        • Düşük Riski: Özellikle rahim iç boşluğuna yakın yerleşen myomlar düşük riskini artırabilir.
        • Erken Doğum: Büyük myomlar rahimin erken kasılmasına ve dolayısıyla erken doğuma yol açabilir.
        • Plasenta Sorunları: Myomların yerleşimi, plasentanın normal gelişimini ve fonksiyonunu etkileyerek plasenta previa (plasentanın rahim ağzını kapatması) veya plasenta dekolmanı (plasentanın erken ayrılması) gibi komplikasyonlara neden olabilir.
        • Bebek Duruş Anomalileri: Büyük myomlar bebeğin rahim içinde normal pozisyon almasını engelleyebilir, bu da doğum şeklini etkileyebilir (örneğin, sezaryen gerekliliği).
        • Doğum Sonrası Kanamalar: Rahim kasılmalarını engelleyerek doğum sonrası kanama riskini artırabilir.

        Gebelik planlayan kadınlarda myomların değerlendirilmesi ve gerekirse tedavi edilmesi önemlidir. Gebelik sırasında myom tespit edilen kadınlar ise düzenli olarak takip edilmeli ve olası komplikasyonlara karşı dikkatli olunmalıdır.

        Soru 3: Myom ameliyatı (miyomektomi veya histerektomi) sonrası nelere dikkat etmeliyim? İyileşme süreci nasıldır?

        Cevap: Myom ameliyatı sonrası iyileşme süreci, uygulanan cerrahi yönteme (açık, laparoskopik veya histeroskopik) göre değişiklik gösterir.

        • Açık Miyomektomi veya Histerektomi Sonrası: Hastanede kalış süresi genellikle 3-5 gün olabilir. Ameliyat bölgesinde ağrı, hassasiyet ve şişlik olabilir. Ağrı kesicilerle kontrol altına alınır. Yaklaşık 4-6 hafta boyunca ağır kaldırmaktan, aşırı fiziksel aktiviteden ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Doktorun önerdiği şekilde düzenli kontrole gelinmelidir.
        • Laparoskopik Miyomektomi veya Histerektomi Sonrası: Hastanede kalış süresi genellikle 1-3 gün olabilir. Ameliyat sonrası ağrı daha azdır. Küçük kesi yerlerinde hafif ağrı ve morluklar olabilir. Genellikle 1-2 hafta içinde normal aktivitelere dönülebilir. Ağır kaldırmaktan ve aşırı egzersizden birkaç hafta kaçınılmalıdır.
        • Histeroskopik Miyomektomi Sonrası: Genellikle aynı gün veya ertesi gün taburcu olunabilir. Hafif kramplar ve lekelenme şeklinde kanama olabilir. Normal aktivitelere genellikle birkaç gün içinde dönülebilir. Cinsel ilişkiye birkaç hafta ara verilmesi önerilir.

        Tüm cerrahi yöntemler sonrası enfeksiyon, kanama, komşu organ yaralanmaları gibi riskler mevcuttur. Doktorunuz size ameliyat sonrası dikkat etmeniz gerekenler konusunda detaylı bilgi verecektir. İyileşme sürecinde herhangi bir anormal durumda (şiddetli ağrı, ateş, aşırı kanama, enfeksiyon belirtileri) derhal doktorunuza başvurmanız önemlidir.

        Soru 4: Laparoskopik miyomektomi nedir ve avantajları nelerdir? Ankara'da bu ameliyatı yapıyor musunuz?

        Cevap: Laparoskopik miyomektomi, karın bölgesine açılan küçük kesilerden (0.5-1 cm) özel cerrahi aletler ve kamera yardımıyla sadece myomların çıkarıldığı minimal invaziv bir cerrahi yöntemdir. Ankara'daki kliniğimizde laparoskopik miyomektomi, uygun vakalarda sıklıkla tercih ettiğimiz ve deneyimli cerrahlarımız tarafından başarıyla uygulanan bir yöntemdir.

        Laparoskopik miyomektominin başlıca avantajları şunlardır:

        • Daha Küçük Kesi ve Daha Az Yara İzi: Küçük kesiler sayesinde ameliyat sonrası daha az ağrı olur ve daha iyi kozmetik sonuçlar elde edilir.
        • Daha Kısa Hastanede Kalış Süresi: Hastalar genellikle açık ameliyata göre daha kısa sürede taburcu olabilirler.
        • Daha Hızlı İyileşme: Günlük aktivitelere ve işe dönüş süresi açık ameliyata göre daha kısadır.
        • Daha Az Ameliyat Sonrası Ağrı: Küçük kesiler ve daha az doku hasarı nedeniyle ameliyat sonrası ağrı daha hafiftir ve daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duyulur.
        • Daha Az Yapışıklık Riski: Açık ameliyata göre karın içinde yapışıklık oluşma riski daha düşüktür.
        • Daha İyi Görüntüleme: Kamera sayesinde ameliyat bölgesi daha detaylı bir şekilde görüntülenir, bu da cerrahın daha hassas çalışmasına olanak tanır.

        Laparoskopik miyomektomi, özellikle boyutları çok büyük olmayan ve sayıları sınırlı olan myomlarda ideal bir seçenektir. Ancak her hasta için uygun olmayabilir. Detaylı muayene ve değerlendirme sonrasında sizin için en uygun cerrahi yönteme karar verilecektir.

        Soru 5: Uterin arter embolizasyonu (UAE) kimler için uygun bir tedavi seçeneğidir? Avantajları ve dezavantajları nelerdir?

        Cevap: Uterin arter embolizasyonu (UAE), cerrahi müdahale istemeyen veya cerrahi için uygun olmayan, semptomatik myomları olan kadınlar için bir tedavi seçeneği olabilir. Özellikle çok sayıda myomu olan veya büyük myomları olan ve çocuk sahibi olmayı düşünmeyen kadınlarda tercih edilebilir.

        UAE'nin avantajları şunlardır:

        • Minimal İnvaziv: Herhangi bir cerrahi kesi yapılmaz.
        • Rahim Korunur: Rahim alınmaz, bu nedenle gelecekte gebelik olasılığı devam eder (ancak gebelik üzerindeki etkileri hala araştırılmaktadır).
        • Kısa Hastanede Kalış Süresi: Genellikle 1-2 gün hastanede kalmak yeterli olabilir.
        • Hızlı İyileşme: Normal aktivitelere genellikle 1-2 hafta içinde dönülebilir.

        UAE'nin dezavantajları ve potansiyel riskleri şunlardır:

        • Ameliyat Sonrası Ağrı: İşlem sonrası şiddetli pelvik ağrı (embolizasyon sonrası ağrı sendromu) olabilir ve ağrı kesicilerle kontrol altına alınması gerekebilir.
        • Ateş ve Bulantı: İşlem sonrası birkaç gün sürebilir.
        • Enfeksiyon Riski: Nadir de olsa enfeksiyon gelişebilir.
        • Myomların Tamamen Kaybolmaması: Myomlar küçülebilir ancak tamamen kaybolmayabilir ve semptomlar zamanla tekrar ortaya çıkabilir.
        • Yeniden Tedavi Gerekliliği: Bazı durumlarda semptomların tekrarlaması nedeniyle yeniden tedavi gerekebilir.
        • Gebelik Üzerindeki Etkileri: UAE sonrası gebelik oranları cerrahiye göre daha düşük olabilir ve gebelik komplikasyonları riski artabilir. Bu nedenle çocuk sahibi olmayı planlayan kadınlarda genellikle ilk seçenek olarak önerilmez.
        • Menopoz Riski (Nadir): Özellikle 45 yaş üstü kadınlarda nadiren erken menopoza yol açabilir.

        UAE kararı, hastanın yaşı, semptomları, myomların özellikleri ve gebelik beklentisi gibi faktörler dikkate alınarak, girişimsel radyoloji uzmanı ve kadın doğum uzmanı tarafından birlikte verilmelidir.

        Soru 6: Myom tedavisi sonrası myomlar tekrar oluşabilir mi?

        Cevap: Evet, myom tedavisi sonrası myomların tekrar oluşma olasılığı vardır. Özellikle sadece myomların alındığı miyomektomi ameliyatı sonrası, rahimde kalan myom çekirdeklerinden veya yeni myomların oluşması mümkündür. Tekrar oluşma riski, hastanın yaşına, ameliyat sırasındaki myom sayısına ve büyüklüğüne bağlı olarak değişebilir. Histerektomi (rahimin tamamen alınması) ise myomların tekrar oluşmasını engelleyen kesin bir çözümdür. Minimal invaziv tedavilerde (UAE, HIFU, radyofrekans ablasyon) de myomların tekrar büyüme veya yeni myomların oluşma riski bulunmaktadır. Bu nedenle, myom tedavisi sonrası düzenli olarak doktor kontrolünde olmak ve herhangi bir yeni semptom ortaya çıktığında doktora başvurmak önemlidir.

        Soru 7: Ankara'da myom tedavisi için kliniğinize nasıl ulaşabilirim? Randevu almam gerekiyor mu?

        Cevap: Ankara'da myom tedavisi ve diğer kadın sağlığı sorunlarınız için kliniğimize ulaşmaktan memnuniyet duyarız. Randevu almanız gerekmektedir. Randevu almak için iletişim kurabilirsiniz.

Jinekoloji

Myom

Whatsapp TikTOk İnstagram Facebook Youtube Linkedin